
aslında ankaraya iş için son aylarda çokça gitmiştim, hep uçakla... ve her seferinde de bu iş bayaa bi eğlence olmuştu bana... günübirlik ankara seyehatlerinde sanırım herkes için farkedilecek ilk şey SİYAH renktir... sabah 8 uçağı ve akşam da 6 uçağı tam bir siyahlar seli olur... bunu ilk farkettiğimde ben kırmızı ayakkabılar, kırmızı çanta, küpe, kemer vs. içindeydim ve bu durum acaip hoşuma gitmişti... bir MAN IN BLACK güruhu ve süper ciddiyetsiz KIRMIZILI bi mimar... ve sonraki her gidişimde özellikle renkli şeyler giyip bunu bi nevi oyun yaptım... insanları izledim, bana bakan, bu durumu farkeden var mı fln. diye eğlendim vs... neyse bu seyehatleri hep böyle eğlence olarak hatırlamak dileğiyle...
tabii asıl konu var daha... neden gittim ben, çünkü bi tanecik arkadaşım B. evlendi... herşey çok hoştu... arkadaşım muhteşem olmuştu: gelinliğiyle, tedirginliğiyle, makyajıyla, heyecanıyla. sonra biricik damadımız da öyle... B. benim hazırlıkta sınıf ve yurtta da oda arkadaşım, e durum böyle olunca yurrtan bi sürü arkadaşım da oradaydı... ortamı tahmin etmek hiç de zor değil: yılların yakınlığının verdiği rahatlıkla hemencecik bi kaynaşma, kahkahalar, kirirdemeler, hafiften bi uğultu... sonra bi de hazırlanma saatleri var tabii, ay senin rimelin, yok benim rujum, aaa onun allığı... yok giyinirken bana bakmayın ben utanırım geyikleri... benim sevgilim yoktu tabii ama diğerlerinin eşleri, sevgilileri de vardı aslında. amaa, onları atıverdik mutfağa, hadi sizde kaynaşın diyerekten... çok hoştu, gerçekten çok iyi geldi...
sonra da gece döndüm istanbula, bu sefer deliksiz bi uyku çektim otobüste, o kadar dansedip oynamanın üstüne... bi ankara seyehatinin anıları da iyisiyle kötüsüyle ama en mutlusu olarak böyle kaldı bende... bazıları için sıradan bi deyiş, ama bence o bir klasik!
ömür boyu mutluluklar...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder